ARJANTİN FELSEFE GRUBU

...

Arjantin caddesi, Ankara’nın kafeleriyle ünlü bir bölgesi. Günün hemen her saatinde caddede görülen hareketliliğin tersine 23 numaradaki apartmanın bir dairesi son derece sakin, dingin. Bu daire gündüz saatlerinde tamamen sessiz. Hatta çoğu kez bomboş. Ancak akşam saatlerinde geliyor bu dairenin konukları.

Belki de buraya bir "mabet" demek daha doğru olur. Çünkü caddedeki diğer mekânlarda olduğu gibi çay kahve içmek bir şeyler yemek için değil, sanattan, felsefeden, tarihten ve edebiyattan söz etmek, ünlü hocalarından bilgi almak, kendilerini zenginleştirmek isteyen insanlar geliyor buraya. Hem de hafta içinde her akşam. Hatta inanılması zor ama 25 aydır da düzenli olarak devam ediyorlar bu "zihinsel ayinler"e.

Her biri kendi alanının yetkin insanları olan Prof. Dr. Ahmet İnam, Hilmi Yavuz, Prof. Dr. Cengiz Güleç, Doç. Dr. Erol Göka ve Prof. Dr. İlber Ortaylı’yı dinleyip, tartışıyorlar. Fikirler saatlerce havada uçuşuyor. Her seminerde sayıları 15 ile 20 arasında değişen bu insanlar, toplantı bitip de geceye daldıklarında karanlığı fark etmiyorlar. Zihinleri yeterince aydınlatıyor yollarını.

Çarşamba akşamlarının "hoca"sı Hilmi Yavuz bile bir İstanbullu olarak "Ankara gecelerimi aydınlatan bir etkinlik bu" diyor. Varın siz hesap edin "Arjantin felsefe grubu"nun toplantılarının nasıl bir şenliğe dönüştüğünü...

Grubun başlangıç öyküsü, Uğur Mumcu Vakfı’ndaki seminerlere uzanıyor. Grubun kurucusu Nihal Kemaloğlu ve birkaç arkadaşı, üç yıl önce kısa adıyla um:ag’daki felsefe seminerlerine katıldıktan sonra bir arayışa girmişler. Felsefe konusunda kendini geliştirmek isteyen bir insanın evinde kitap okuyarak bunu başaramayacağına emin olmuşlar Prof. Dr. Ahmet İnam’ın derslerini dinleyince.

Nihal Kemaloğlu bir eczacı. Kendine yeni bir kanal açmak isteyen Kemaloğlu, bu sırada bir kozmetik şirketinin 15 yıllık fabrika müdürü ve genel koordinatörü olarak çalışıyormuş. İnam’ın yönlendirmeleriyle küçük bir felsefe grubu oluşturmaya karar vermiş. İlk iş olarak kendisi gibi eczacı olan yakın arkadaşı Esin Başer ile Arjantin caddesindeki büroyu kiralayıp, kendi zevklerine göre döşemişler. Nihal Kemaloğlu o sırada emekliliğe hazırlandığı için niyeti bu büroyu hem "Home ofis" olarak kullanmak, hem de grubun toplantılarını yapacağı bir mekân oluşturmakmış. Nitekim öyle de olmuş, birer ikişer arkadaşlarını katarak bir grup haline gelmişler ve büro kısa sürede canlanmış.

Akşam saatlerinde önce Nihal Kemaloğlu ve Esin Başer geliyor büroya. Çayı, kahveyi ve yanında atıştırılacak kek, pasta ve börekleri hazırlıyorlar. Saat 18.00’den itibaren birer ikişer diğer grup üyeleri de gelmeye başlıyor. Gelenlerin sayısı o günkü seminere göre değişiyor. Kimi zaman 15, kimi zaman 20 oluyor gelenlerin sayısı. Bazı grup üyeleri bütün seminerlere katılıp, haftanın beş akşamı Arjantin 23’ün konuğu oluyor; bazıları da sadece seçtiği hocanın derslerine katılıyor.

Haftanın her günü bir hocanın. Pazartesi ve perşembe günleri ODTÜ Felsefe Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ahmet İnam’a ait. Felsefeyi akademik, kuru bilgi kalıplarının dışına çıkaran, günlük yaşamdan örneklerle zenginleştirdiği yalın bir dille anlatan Prof. Dr. İnam, grubun ilk göz ağrısı. Büroya ayak basan ilk hoca olan Prof. Dr. İnam, başlangıçta haftada bir gün geliyormuş ama öğrencilerindeki istekliliği görünce felsefe derslerini zamanla iki güne çıkarmış.

Grup, salı günleri psikiyatrist Doç. Dr. Erol Göka’dan "insana yolculuk", çarşamba günleri şair ve yazar Hilmi Yavuz’dan edebiyat, cuma günleri de yine psikiyatrist ve eski milletvekili Prof. Dr. Cengiz Güleç’in "Çok kültürlü Türkiye" üzerine verdiği dersleri dinliyor. Güleç’in geçen haftaki dersi de güncel bir konu olan kimlik üzerineydi.

Sadece dinlemekle de kalmıyorlar, hocayla karşılıklı tartışarak, sohbet ederek eğlenceli dersler yapıyorlar. Çarşamba akşamları ders sonrasında Hilmi Yavuz ile birlikte gidilen yemeklerde noktalanıyor. Felsefenin yanı sıra şiirden, edebiyattan konuşulan ve Hilmi Yavuz’un bilgeliğinin başköşede olduğu bu yemekleri grup üyeleri iple çekiyor.

Ama şurası kesin, programsız olarak, vakit buldukça gelen Prof. Dr. İlber Ortaylı ile gidilen yemeklerdeki tarih sohbetleri çok daha uzun sürüyor. Ortaylı’nın katıldığı yemekler çoğu kez gece yarısını aşıp, gecenin birlerine ikilerine değin uzanıyor. Ortaylı ile grubun ilişkisi gece sohbetleriyle de kalmayıp, ortak kültür ve tarih gezilerine de uzanıyor. Geçen yıl çıkılan İstanbul ve Ş.Urfa gezilerinin farklı tadı damaklarında kalmış grup üyelerinin. Bu Kurban bayramında da yine İlber hocayla birlikte Halep’e gitmeyi planlıyorlar. Biliyorlar ki, bu gezi de görsel bir kültür ve tarih dersine dönüşecek; onlarca kitap okumuş kadar donanmış olarak dönecekler.

Akşamlarını toplantılara ayırsalar da sanmayın ki grup üyelerinin tamamı ev kadınları, öğrenciler ya da emekliler. Grubun kurucusu Nihal Kemaloğlu geçen yıl emekliye ayrılsa da aynı kozmetik şirketinin danışmanlığını yürütüyor. Grubun büyük çoğunluğu çalışan insanlardan oluşuyor. Hatta aralarında eczacılar, profesörler, doktorlar, çevirmenler ve gazeteciler de var. Profesörler Kalbiye Yalaz ve Meral Topçu, Hacettepe Üniversitesi Çocuk Hastanesi nöroloji bölümünde görev yapıyorlar.

Gazeteci ise Akşam gazetesi Ankara temsilcisi İsmail Küçükkaya. İş yoğunluğuna rağmen grubun en devamlı üyelerinden biri olan Küçükkaya, aynı zamanda grubun isim babası. Küçükkaya, gezi ya da kokteyller nedeniyle gelemediği zamanlar da digital kayıt cihazını gönderiyormuş toplantıya. Küçükkaya, Ahmet İnam, Erol Göka ve Hilmi Yavuz’un derslerde aşk üzerine söylediklerinden bir kitap derleyecek.

Grup adına kitaplar da yayına hazırlanıyor. İlber Ortaylı’nın "Kırkambar Sohbetleri", Ahmet İnam’ın "Yaşam bizi çağırırken", Cengiz Güleç’in "Ateşle yaşamak", Erol Göka’nın "Türk grup davranışı" ve Hilmi Yavuz’un "Portreler" adlı kitapları, "Aşina Kitaplar" başlığı altında yayınlanacak. Yeni yılın ilk günlerinde piyasaya çıkarmayı hedefliyorlar.

Grubun mali organizatörleri de yine Nihal Kemaloğlu ile Esin Başer. Büronun kira ve giderlerinin çoğunu onlar karşılıyorlar. Katılımcılar ise giderlerin bir bölümüne sembolik rakamlarla katkıda bulunuyorlar.

Görüldüğü gibi, "Arjantin Felsefe grubu", ticari ya da bireysel kaygılar gütmeyen insanların oluşturduğu entelektüel bir platform. Hatta Cengiz Güleç’in deyimiyle, "entelektüel birikimlerini artırmak isteyen ve farkındalık kazanmayı amaçlayanların" mekânı.

Ya da günlük yaşam karmaşasının dışına çıkma düşünün gerçekleştirildiği özel bir alan...