AMA NE SON DAKİKA

...

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın bütçesi, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülüyordu. Bir gazeteci, sunuş metnini taradı ve bakanın konuşmasını bitirmesini beklemeden haberini yazdı, geçti:

"Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan, ’Adil kullanım kotası 2019’da kaldırılacak’ dedi."

"Son dakika" anonslarıyla verilen haber internet sitelerine, ardından haber televizyonları da "Son dakika" girdiler. Amma velâkin bakan kitapçıktaki o cümleyi okumadı. Atlatma kaygısıyla acelecilik eden bir gazetecinin sorunu artık oradaki bütün gazetecilerin sorunu olmuştu. Ne yapsınlar? O cümleyi bakana "dedirtmek" en kestirme yoldu. Haberi yalan çıkarmamak farz olmuştu!

Komisyon çıkışında bakanın etrafını çevirip sordular, o da "dedi" gazetecilerin istediklerini. Gazeteciler rahatladılar. Kimileri haberi "Bakan soruları yanıtladı" diye düzeltti. Kimi ona da gerek duymadı. Nasıl olsa hatanın üzeri örtülmüştü.

Üstelik haberdeki tek sorun erken geçilmesi değildi. BTK, internet kullanıcılarının yakındığı "adil kullanım kotası" uygulamasının 2018’in son günü kaldırılacağını 30 Aralık 2016’da açıklamıştı. Tam iki yıl önce.

Hatta dönemin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan da adil kullanım kotasının 2018 sonunda tümüyle kalkacağını 7 Şubat 2017’de tekrarlamış ve gazetelerde haber olmuştu.

İki yıl önce açıklanan, sonra da defalarca tekrarlanan bir gelişmeyi "Son dakika" diye vermek de bizim medyamıza mahsus olsa gerek. Anlaşılan ne o muhabirler takip etmiş yazıp çizdiği alandaki gelişmeyi, ne de editörler. Bilselerdi böylesine bayat olduğunu, herhalde vermezlerdi "Son dakika" diye…

Atıfta bulunmak zor mu?

   Kapadokya’daki imar barışı fırsatçılarını gözler önüne seren “Peribacaları şaştı bu işe” haberi,  büyük yankı yaptı; hemen ilgili bakanlar açıklamalar yapıp, doğa yağmasına izin vermeyeceklerini ve bu binaları yıkacaklarını duyurdular. Kapadokya’daki fırsatçılık, ertesi gün de “İşaretledik yıkacağız” başlığıyla yine manşetteydi. Televizyonlar, gazeteler ve internet siteleri, Hürriyet’te Aysel Alp imzasıyla yayımlanan bu özel haberi alıntıladılar.

     Aynı gün Sözcü gazetesinde Veli Toprak imzasıyla yayımlanan “Büyükelçimiz Helen katibi ise Zeus oldu” haberi de çok ses getirdi. Uganda Büyükelçisi Sedef Yavuzalp ve büyükelçilik başkatibinin 29 Ekim kutlamasında Antik Yunan kıyafetleri giymeleriyle ilgili haber, Dışişleri Bakanlığı’ndan anında karşılık buldu. Bakanlık, büyükelçiyi Ankara’ya çağırdığını açıkladı. Tüm medya bu haberi alıntıladı.

   Ama kaynak gösterme konusundaki zaaf, bu iki haber konusunda da kendini gösterdi. Ne televizyonlar ve internet siteleri, ne de haberi kullanan Milliyet, Star, Yeni Şafak, Türkiye, Sözcü gazetelerinde Hürriyet’in Kapadokya haberine atıfta bulunmuştu.

  Aynı şekilde Sözcü’nün haberi de kaynak gösterilmedi medyada. Akşam, Cumhuriyet, Milliyet, Sabah, Star, Yeni Şafak ve Türkiye gazetelerindeki haberlerde Sözcü’den hiç söz edilmiyordu.

    Sanki kendileri üretmişler gibi yazmışlar, sahip çıkmışlardı Hürriyet ve Sözcü’nün özel haberlerine… En üzücü olan da Sözcü’nün Kapadokya haberinde Hürriyet’e, Hürriyet’in “Büyükelçi Helen” haberinde de Sözcü’nün kaynak gösterilmemesiydi…

   Hastalık bu kadar yaygın olunca Hürriyet’in özel haberine sahip çıkmak, diğer medya kuruluşlarından kaynak göstermelerini istemek de zorlaşıyor…

BM ödülü değildi (*)

    Bahçeşehir Uğur Eğitim Kurumları Başkanı Enver Yücel ile yapılan söyleşi, “Küresel Eğitime Katkı Ödülü’nü alan ilk TÜRK” başlığını taşıyordu.  Ayşe Arman söyleşinin sunuş bölümünde “Bence en müthişi 2014’te Birleşmiş Milletler’den aldığı ‘Küresel Eğitime Katkı Ödülü’. Dünyada bu dalda ödül alan ilk Türk” yazmıştı.

     Eğitimci olduğunu belirten İsmail Can Öztürk adlı okur, Arman ve bana gönderdiği e-postada ödül konusunda bilgi yanlışı olduğunu savundu:

    “Enver Beye ödülü veren BM değil, UNCA diye bir dernek. BM’de çalışan gazeteciler derneği. O gece ödülü o zamanki  BM Genel Sekreteri’nin elinden aldığı için BM’den ödül verilmiş gibi yapıyorlar.”

   Okurun bu itirazı üzerine internette kısa bir tarama yaptım. Gerçekten de Yücel’e verilen ödül konusunda ciddi bir kafa karışıklığı vardı. Bazı haberlerde BM, bazı haberlerde de UNCA’nın (United Nations Correspondents Association/ BM Muhabirleri Derneği) ödül verdiği belirtiliyordu. Hürriyet yazarı Selçuk Şirin de 16 Aralık 2014 tarihli yazısında “Birleşmiş Milletler Global Eğitime Katkı Ödülü Türkiye’ye hayırlı olsun!”  diye yazmıştı.

    Ama Bahçeşehir’den yapılan açıklamalarda ve Enver Yücel’in kişisel web sayfasında “BM ödülü” denilmiyor. “Enver Yücel, UNCA Ödülleri’nde ‘Küresel Eğitime Katkı Ödülü’ aldı. Dünyada bu dalda ödül alan ilk Türk olan Enver Yücel, ödülünü Ban Ki-moon’un elinden aldı” bilgisi veriliyor.

  UNCA’ya da sordum. Ödül Koordinatörü Melanie Randisi, “Enver Yücel, 2014 UNCA Ödülleri'nde Küresel Eğitim Ödülü'ne layık görüldü” yanıtı verdi.

    Görüldüğü gibi, Enver Yücel, BM’den değil, orada faaliyet gösteren gazetecilerden ödül almış. İkisi çok farklı. Nihayetinde UNCA, BM’ye akredite gazetecilerin kurduğu bir dernek. TBMM’de çalışan gazetecileri bünyesinde toplayan Parlamento Muhabirleri Derneği gibi…

( * Yazının bu bölümü Hürriyet'te yayımlanamadı.)

Faruk BİLDİRİCİ / 12 Kasım 2018

    Okurdan kısa kısa

    Süha Tarman: “Parkta saklambaç oynarken trafo çarptı” demişsiniz ama trafo merkezi başka elektrik panosu başkadır. “Trafo çarptı”, tamamen yanlış bir ifade. (31 Ekim/)

Avni Aksaycık: “Düştü: 2 ölü” haberinde, kaza yapan uçağın daha önce “Aydın'ın Kulu ilçesinde tarlaya mecburi iniş yaptığı” yazılmış. Konya'nın Kulu ilçesi olacak. “Mecburi” sözcüğü de “mecburu” olmuş haberde. (31 Ekim)

 S.Özalp/M.Altun/M.Uzun/U.Türkben/C.T.Özbülbül/Y.E.Paşaoğlu:İnternette haberler galeriye döndü artık. Bir haberi 36 slayt ile veriyorsunuz. Satır satır ilerleyerek haber mi okunur? Okumak işkence oldu. (1 Kasım)

Songül H.: Beyaz kod uygulamasını yazmanız ve şiddete uğrayan doktorların yanında olmanız tamam. Ama doktorların sesi olduğunuz kadar onların yanlışlıklarına maruz kalan vatandaşın da sesi olmanız gerekli. (1 Kasım)

  A.Şengör: “Rusya-İsrail S-300 atışması” haberinde bu füzelerin “hızının saniyede 1150 km” olduğu yazılmış. Saatte 4 milyon 140 bin Km’ye denk gelir. Bu hızda füze varsa Mars’a gitmek için ne bekliyoruz? (7 Kasım)

Anıl Adanır: Neden internette anasayfanızda Sayıştay’ın yayınladığı raporlara ve yolsuzluklara dair hiç haber yok? (4 Kasım)

Serdar Devrim: “Belediye başkanlarının yüzde 2,86’sı kadın” haberinde “..yalnızca 674 tanesi kadın” demişsiniz. İnsanlar “tane” ile sayılmaz. Keza "şu kadar adet insan" da denmez. (4 Kasım)   

Birgül Ergev: Fransız ressam Matisse’in tablosunun çalınması haberinde, tablonun İranlı sahibinde Arapça sertifika olduğu yazılmış. İranlılar da Arap alfabesi kullanıyorlar ama dilleri Farsça. (4 Kasım)

Abdullah Doğan: En kötüsü kandırılmış hissetmek. Örneğin internette “292 kilo vermişti! Hakkında dava açıldı” haberinde başlık kilo verdiği için dava açılmış gibi ama dava hırsızlıktan. (3 Kasım)

Ayhan Yükseler: “Kafasına minibüs düştü” başlığını komik bir durum varmış gibi atmışsınız.Bir de ölenin yakınları tarafından bakın olaya. (4 Kasım)

Haftanın engellenenleri

       Erişim Sağlayıcıları Birliği’nin bu hafta Hürriyet’e ilettiği Sulh Ceza Hakimlikleri’nin verdiği erişim engelleme kararları şöyle sıralanıyor: ­

        * Siirt Sulh Ceza Hakimliği, geçen mayıs ayında Aydın’da yaşanan bir olayla ilgili olarak Hürriyet ile birlikte 44 internet sitesinde yayımlanan “17 yaşındaki genç anne ve babasını öldürüp intihar etti” haberine, başvuran Vedat Aksu adlı kişinin “kişilik haklarına aykırı olduğu” gerekçesiyle erişim yasağı kararı verdi.    

      * Hürriyet ile birlikte 28 sitede üç yıl önce yayımlanan “Iğdır’da haksız kazanç operasyonu” başlıklı haber, suçlanan kişinin itirazı üzerine Iğdır Sulh Ceza Hakimliği tarafından “kişilik haklarının ihlal edildiği” gerekçesiyle erişime kapatıldı.

       * İzmir 4. Sulh Ceza Hakimliği, 2012 yılında “Aile içi aşk şantajı”

“Kardeşlerin seks cd’li şantaj davası”, “Abladan kardeşe seks şantajı”, “Aile içi seks cd’li şantaj” yayımlanan haberlerde suçlanan Seda M., Melih Ö. ve Gülay Ö.’nün erişimin engellenmesi talebini reddetti. Bu kişilerin itirazı üzerine başvuruyu görüşen İzmir 5. Sulh Ceza Hakimliği, itirazı kabul ederek Hürriyet ve çeşitli medya kuruluşlarında yer alan 31 linke erişimin engellenmesine karar verdi.  

        * İstanbul Anadolu 8. Sulh Ceza Hakimliği, 7 Kasım’da meydana gelen “Üsküdar’daki bir okulda öğretmene silahlı saldırıda bulunulması” hakkındaki haberleri “yayın yasağı getirildiği” gerekçesiyle engelledi.

 * Bakırköy 1. Sulh Ceza Hakimliği, 7 Kasım’da İstanbul Bahçelievler'de 15 yaşındaki bir lise öğrencisinin sokakta yürüdüğü sırada kimliği pompalı tüfekle vurulmasına ilişkin haberleri engelledi. Bu karar, Cumhuriyet Başsavcılığı Çocuk Suçluları Soruşturma Bürosu’nun başvurusu üzerine “soruşturmanın sağlıklı yürümesine engel olmaması ve maktulün yakınlarının olumsuz etkilenmemesi için yayın yasağı getirildiği” gerekçesiyle verildi.

 * Trabzon 1. Sulh Ceza Hakimliği, 29 Ekim’de 16 sitede yayımlanan “13 yaşındaki kız cinsel istismarcıdan ölü taklidi yaparak kurtuldu” haberlere erişimin yasaklanmasını kararlaştırdı. İstismara uğrayan genç kızın avukatının yaptığı başvuru daha önce reddedilmişti; itiraz üzerine konuyu yeniden görüşen hakimlik ilk kararını değiştirmiş oldu.