AHMET VEFİK ALP: UÇUK PROJELER BAŞDANIŞMANI

...

KIRLANGIÇ YUVASI / 93

AHMET VEFİK ALP: UÇUK PROJELER BAŞDANIŞMANI

"Kolejli MHP li Amerika’dan geldi" diye tanıtıldığında, MHP ve kolej gibi iki benzemezi yan yana getiren bu iki sözcüğün tanımladığı kişililiğin kimliğiyle ilgili pek bir ipucu yoktu elimizde.

Ortadaki tek veri, Yeşilçam’ın pirüpak jönlerini andıran fotoğraflarıydı. Hemen her pozunda Göksel Arsoy misali dünyevi işlerle kirlenmemiş, alavere dalaverelerden zerre kadar haberi olmayan, kibar mı kibar, asil mi asil bir salon adamı havasındaydı.

Tek sorun, Prof. Dr. Ahmet Vefik Alp’in ağzından dökülen sözcüklerdi. Ne zaman ağzını açsa o masumiyet timsali edasıyla bağdaşmayacak kadar iddialı konuşuyordu ama milliyetçilik ile ilgisini pek açıklayamıyordu:

"İlk milliyetçilik şeyim Amerika’dan sonra gittiğim Arabistan’da başladı. Bana Arabistan’da ’Sana hem Amerikan enjeksiyonu yapılmış, hem de Müslümansın, tam aradığımız tipsin’ dediler."

Sanırsınız Amerika’da çok itilip kakılmış da milliyetçilik damarları kabarmış, Arabistan çöllerinde bile üç hilalli bayrağı dalgalandırarak vatan millet diye diye koşup durmuştu.

Halbuki öyle bir yaşam öyküsü yoktu geride. İstanbul’da doğmuş, Bağdat caddesinde büyümüş bir "hanım evladı"ydı. Gençliğinde açık arabalarda gezip, gitar çalmış, İTÜ’yü bitirip mimar olmuş, 1977’de gittiği Amerika’da birkaç yıl çalışıp Türkiye’ye dönmüştü. Ardından yedi yıl kadar da Suudi Arabistan Kral Fahd Üniversitesi’nde mimarlık dersleri vermişti.

Alparslan Türkeş ile tanışmaydı asıl rotasını değiştiren. 1994’te, Tokyo’daki Türk Kültür Merkezi projesine destek istemek için ziyaret ettiği Türkeş, onu görünce altın madeni keşfetmiş kadar sevinmiş, MHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığını teklif etmişti.

O aralar partilerde vitrin yenileme modası yaygındı. MHP’nin de kartviziti kalabalık, okumuş yazmış insanlara ihtiyacı vardı.

Ancak Ahmet Vefik Alp’in bir anda MHP’lileşmesinin hesaplı kitaplı bir yatırım olduğu zamanla ortaya çıkacaktı. İstanbul belediye başkanlığını kaybetse de hem şöhret kazandı, hem de Türkiye’nin en çok ve en büyük işleri yapan mimarlarından biri oldu.

MHP’li belediye başkanlarının oluşturduğu Yerel Yönetim Birimleri Derneği’nin başkanı olarak, MHP’li belediyelerin yürüttüğü projeleri hep o üstlendi. Erzincan Şehir planından, Kayseri Belediyesi Hizmet binasına kadar MHP camiasının bilumum projeleri onun elinden çıktı.

Bununla da yetinmedi, Devlet Bahçeli’nin onayı ile "Başbakan Başdanışmanı" olarak atandı. Onca işe, onca projeye rağmen, ne garip ki, danışman maaşını da alıp, Başbakanlıkta oturmayı içine sindirebildi. Göreve başlarken verdiği demeç de muhteşemdi:

"Bilimin ve tekniğin emrindeyim. Parti rozeti asla taşımayacağım."

Nasıl bir "rozetsiz" danışmanlık görevi tahayyül ettiği kısa sürede açığa çıktı. MHP’li belediyelerden sonra MHP’li bakanlıkların projelerinde de etkin oldu. Yeni MHP Genel Merkezi projesini bile o aldı.

Bir tek Boğaz geçişi konusunda sözü dinlenmedi. Projenin Fransızlar yerine Japonlara verilmesine isyan etti. "Bahçeli ağırlığını koymalıydı. ’Benim başdanışmanımı mimarımı dinleyin ona göre karar verin demeliydi."

30 kadar Başbakan Başdanışmanının bulunduğu ülkede bu görevi haddinden fazla önemsiyordu. Bu görevle birlikte kendine güveni öylesine arttı ki, "Zihni sinir" projelerini tedavüle soktu.

Önce "İstanbul’a yüzer otoyol yapacağım" dedi. Avcılar’dan başlayacak otoyolun bir bölümü Marmara’ya gömülü olacak, adalardan da destek alacak olan yol, 40 kilometre sonra Darıca’ya varacaktı.

Bu projeyle epey sükse yaptı. Proje günlerce konuşuldu, yazılıp çizildi. Bundan cesaretlenen Vefik Alp, uçuk projeler alanında mesafe aldı. Keban’a köprü, üçüncü köprüye tüp geçiş, depreme karşı çekirdek konut vs.vs.

Ama sonunda kendini de aştı, en uçuk projesini geliştirdi. Anamur burnundan başlayıp, Kıbrıs’ın en kuzey ucuna isabet eden Kormacit Burnuna kısmen dubalarla deniz yüzeyi üstünden, kısmen deniz altında yapılacak tüpten geçecek 60 km. uzunluğunda yüzer batar yol projesi.

Yine kimseler sormadı. "Bu proje gerçekleşebilir mi, bu yolun yapımı teknik olarak mümkün olsa bile kaç milyar dolara mal olur?" Ne de olsa koskoca Başbakan Başdanışmanıydı!

Sonunda orası da dar geldi, en gerçekçi projesini hazırladı. MHP’den milletvekili adaylığı için başvurdu. Başarırsa Başbakan Başdanışmanı unvanına gerek kalmayacak.

Faruk Bildirici / Tempo / 12-18 Eylül 2002