"HAMİLEYE TEKME"DEN HUKUK DERSİ

...

Bir insanın hukuki kanıtlara dayanmadan gözaltına alınabildiğini hatta tutuklanabildiğini Manisa Turgutlu’da, bir erkeğin, hamile bir kadını parkta spor yaparken dövmesi olayında bir kez daha gördük.

Sırf arabası saldırganın aracı gibi kırmızı renkte diye gözaltına alınan Mehmet T. adlı vatandaş, üç gün tutuklu kaldı. Avukatı, aracının hareket etmediğini kanıtlayan kamera görüntüleri bulmuş olmasaydı muhtemelen uzun süre de hapisten çıkamayacaktı. Bereket avukatı suçsuzluğunu kanıtladı da öyle kurtuldu. O serbest kalınca polis de yeniden araştırmaya başladı ve yeni bir "saldırgan"a ulaştı; bu kişi tutuklandı.

Şimdi soralım. "Gerçek tekmeci" yeni yakalanan kişi ise ilk yakalanan Mehmet T. nasıl oldu da tutuklandı? Demek ki, ortada bir polis hatası var. Hatta gerektiği gibi soruşturma yapmadan mahkemeye sevk eden savcı da hatalı; somut kanıtlar ve teşhis olmadan tutuklayan hâkim de.

Ama aradan günler geçti ve suçsuz bir insanı üç gün boşu boşuna hapiste yatıran polis, savcı ve yargıcın hatasının sorgulandığına ve soruşturma açıldığına dair bir haber okuyamadım. Onu yakalayan polisin, tutuklanmasını isteyen savcının ve tutuklayan yargıcın en azından özür dilemesi gerekli.

Peki, polis, savcı ve yargıç hatalı da gazeteciler günahsız mı? Ne yazık ki, medya da bu olayda aynı hataya ortak oldu. Polisin verdiği bilgiler hiç sorgulanmadan, araştırılmadan kesin doğrular gibi yazıldı; haberlerde suçsuz bir insanı yargılayan, mahkûm eden bir dil kullanıldı.

Maalesef Hürriyet de polisin ve yargının bu hatasına ortak oldu. Hürriyet’te 10 Aralık’ta "İnkâr etti ama plakası ele verdi" başlığıyla yayınlanan habere göre, polis saldırgana aracının plakasından ulaşmış, mağdur kadın da bu kişiyi teşhis etmiş, saldırgan tutuklanmıştı! Haberi kaleme alan muhabir, o kişinin suçlu olduğuna dair en ufak bir kuşku duymamış; olayı hatırlatırken bile "…kadına tekme atmayı sürdüren saldırgan Mehmet T., imdat çığlıkları üzerine kaçmıştı" diye yargılayan bir dil kullanmıştı. Yayına hazırlayan editör de haberden şüphelenmemiş, yargı içeren bir başlık eklemiş; tutuklanan Mehmet T.’nin adını açık biçimde kullanmış; fotoğrafını da buzlamamıştı.

Suçsuzluğu ortaya çıkıp serbest bırakıldığını duyuran 13 Aralık’taki haberde bu kez soyadı kodlanmış, fotoğrafı da buzlanmıştı. Fakat Turgutlu gibi bir ilçede yaşayan bu kişinin adını ve fotoğrafını bir kez yayınladıktan sonra ikinci haberde kapatsanız ne olur? Olan oldu bir kere.

Dahası Mehmet T. vakasından hiç ders alınmadı; 14 Aralık’ta yayınlanan "Gerçek tekmeci suçunu itiraf etti" haberinde de bu kez Davut K. adlı kişi suçlu ilan edildi; ismi açıkça yazıldı. Daha önce saldırıya uğrayan bir kadının, kırmızı arabası olan bu kişiyi teşhis ettiği bilgisi de veriliyordu. Ama bu kişinin de "gerçek suçlu" olduğuna emin olamayız. Zira ilk haberde de tutuklanan kişinin teşhis edildiği yazılmıştı!

Basılı gazetenin yanı sıra Hürriyet internette de yayınlanan bu haberler nedeniyle Mehmet T. adlı kişiye özür borçluyuz. Tabii bu haberleri yayınlayan diğer gazete ve internet siteleri ile televizyonlar da özür dilemeli…