BİR HAKEMLİK DENEMESİ

...

Milliyet’in Okur Temsilcisi Derya Sazak ile Hürriyet’in Kelebek ekinde yazan Cengiz Semercioğlu arasında gazete sütunları üzerinden yürüyen tartışmayı izlememiş olanlar için kısaca özetleyeyim.

Tartışmanın işaret fişeği, 3 Eylül’de Milliyet’te ünlü oyuncu Naz Elmas’ın babasının cenazesiyle ilgili olarak yayımlanan haberde şu cümlenin kullanılmasıyla atıldı:

“...Cenaze sırasında erkeklerin ön tarafta saf tuttuğu sırada, kadınların hemen arkada durması ilginç bir görüntü oluşturdu.”

Sazak, bu haberi eleştiren bir okur görüşü yayımladı. Haberin “magazinci gözüyle” yazıldığını vurgulayan Sazak, okurun haklı olduğunu dile getirdi:

“Asırlardır devam eden bir saf tutma düzenini, kadınların arkada durmaları neden ilginç kılsın? Kadınların ön safta namaza durmalarının yol açtığı krizlerden magazin dünyası habersiz olmalı! Tabii haberi değerlendiren editörler bu hatayı fark etmeliydiler.”

Sazak’ın bu yazısına, Semercioğlu “Magazin düşmanı ombudsman” başlıklı bir yazıyla tepki gösterdi. “Sazak’ın magazin basınını aşağıladığı” kanısındaydı:

“…muhabiri eleştiriyordu Derya Sazak. ‘Kadınların ön safta namaza durmalarının yol açtığı krizlerden magazin dünyası habersiz olmalı’ gibi küçültücü ifadeler kullanarak. Bir ombudsmana yakışıyor mu bu ifadeler? Hadi magazin muhabiri hata yaptı, ‘krizlerden haberi olan’ sayfa editörleri, yazı işleri, yayın yönetmenleri ne iş yapıyor? Onlar düzeltseydi hatayı!”

Bu yaklaşım da Derya Sazak’ı kızdırdı. “Magazincileri aşağılamadığını” ve “haksızlığa uğradığını” savunduğu 12 Eylül tarihli yazısında, “Hürriyet’in Okur Temsilcisi’nin hakemliğine başvurmaktan başka çare yok. Faruk Bildirici göreve” diyordu. Bu çağrıyı kabul eden Semercioğlu, “Bir ombudsman dayanışmasına kurban gitmeyeceğime inanarak kabul ediyorum. Raconu Faruk Bildirici kessin” diye yazdı.

Madem Hürriyet Okur Temsilcisi olarak göreve davet edildim ve bu tartışmada hakemlik yapmam istendi. Ben de kısaca görüşümü özetleyeyim:

Derya Sazak’ın yazısındaki ‘magazinci gözüyle yazılan haber’ nitelemesinde kendi başına bir problem yok aslında. Keşke orada kalsaydı. O zaman sadece muhabirin çalıştığı servisi işaret etmiş olurdu. Ama hemen ardından ‘Kadınların ön safta namaza durmalarının yol açtığı krizlerden magazin dünyası habersiz olmalı’ cümlesi gelince bir problem oluşuyor.

Böylece Sazak’ın eleştirisi, bir muhabire yönelik olmaktan çıkarak, “magazinci gözü” ile haber yazan bütün muhabirler ve “magazin dünyası”nı kapsar hale geliyor. Peki, bir magazin muhabiri bu krizi bilmiyorsa buna dayanarak bütün “magazin dünyası”nın cenazelerdeki krizlerden habersiz olduğu sonucuna varabilir miyiz? Elbette ki hayır!

Evet, bence bu haksız bir genelleme olmuş. Her zaman kılı kırk yararak yazdığını bildiğimiz Sazak’ın eleştirisi bu kez kastı aşmış. Fakat bunun bir “aşağılama” olduğu kanısında da değilim.

Gelelim Semercioğlu’nun yazısına. Doğrusu Sazak’ın “magazin dünyası” ile ilgili genellemesinden rahatsız olmasını anlıyorum. Ama onun da “Magazin düşmanı ombudsman” yaklaşımı biraz ağır kaçmış doğrusu. O da Sazak’ın fikirleriyle ilgili bir genelleme yaparak yanıt vermiş. Ayrıca “krizlerden haberi olan’ sayfa editörleri düzeltseydi hatayı!” itirazı haksız. Zira Sazak, yazısında editörleri de eleştiriyordu.

Umarım ne ombudsman, ne de gazete dayanışması yapmadan bu tartışmayı mesleğimiz adına bir kazanıma dönüştürebilecek şekilde noktalayabilmişimdir. Benim bu tartışmadan öğrendiğim, genellemelerden mümkün olduğunca kaçınmak gerektiği…