BASIN TOPLANTISINDA ROL DEĞİŞİMİ

...

“Sanırım bunu tasvip edemezsiniz” diyen Tarhan Tufan adlı okur uyardı beni. Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ın 12 Haziran’da Basketbol Ligi play off finalinde Galatasaray ile oynadıkları maçta yaşananlar ile ilgili basın toplantısını o uyarıdan sonra izledim.

Yıldırım, konuşmasının bir yerinde “Bakın size bir tane belge göstereceğim. Tezgâhları öğrenin. Tezgâhları anlatmak için buradayız” dedi. Ardından elindeki belgeyi gösterirken, karşısında oturan gazetecilerden birini yanına çağırdı. Talimat verircesine sertti üslubu:

“İçinizden biri gelsin. Basından bir tanesi gelsin. Sonra İhsan beyden kopyasını alırsınız. Birisi gelsin burada bir şey göstereceğim. Gelin buraya. Gelin yaa basketten anlayan birisi gelsin.”

Gazetecilerden hiçbiri yerinden kalkmaya yeltenmeyince FB’li yöneticilerden biri girdi araya, “Gökhan mökhan yok mu?” Bunun üzerine Yıldırım, ona yanıt vererek devam etti sözlerine:

- Yok. Basketçiler hergün antrenmanda konuşmaktan gelmiyorlar, tabii... Bundan sonra her şey değişecek onu da herkes bilsin yani…

Basketbol muhabiri bulunamayınca bir süre daha beklendi, belli ki salondaki gazeteciler pek de gönüllü değildi Yıldırım ile birlikte kameralar önüne çıkmaya. Hürriyet muhabiri Ahmet Ercanlar, en öndeki sıranın hemen başındaydı; yöneticilerin gözleri onun üzerinde odaklandı. Ercanlar da kürsüye çıkmak zorunda hissetti kendini. Ercanlar’ın yanına gelmesi üzerine Yıldırım, kurşunkalemle yazılmış, hakem raporu olduğunu söylediği belgeyi göstererek, sormaya başladı:

A. Yıldırım- Bak kardeş. Şurada önce C yazmışlar. Neredeydi? Burada. Sonra ne olmuş? Oynamışlar değil mi?

A. Ercanlar- Üzerinde oynamışlar.

A. Yıldırım- Ne yazmışlar? B filan yazmışlar değil mi? Niye? O burada ceza vermemişler. Yaa sorumlusu değil ki, antrenördür diyor. O zaman kime vermeleri lazım cezayı, teknik faulü?

A. Ercanlar- Koça vermeleri lazım.

A. Yıldırım- Koça vermen lazım. Kendileri düzeltmişler. Belge burada. İhsan herkese dağıt, birer kopya ver…

Okurun başta aktardığım sorusuna dönersem, böyle bir tabloyu “tasvip etmek” mümkün değil. Her şeyden önce FB Başkanı Yıldırım’ın gazetecilere karşı kullandığı üslup sorunlu. Gerçi Yıldırım’ın daha önce gazeteci azarladığına da tanık olmuştuk. Ama bu kez oradaki bütün gazetecilerin “amiri” imiş gibi onlara talimat veren bir tarzda konuştu. Hem de kameralar önünde, hiç sakınmadan…

Ayrıca soruları gazeteciler sormalıydı, Yıldırım değil. Çünkü soru sormak gazetecilerin işidir. Soru sormuyor ya da soramıyorlarsa üstelik basın toplantısını organize eden kişi onlara sorular sorup yanıtlar alıyorsa gazetecilerle o kişi rollerini değiştirmiş olur. Orada sorgulayan, gerçeğe ulaşmaya çalışan gazeteciden söz edilemez. Dikte edileni aktaran bir aracı haline gelir gazeteci.

En önemlisi de bir gazeteci, ortada bir belge bile olsa karşısındakinin sözlerini onaylama konumuna girmemeli… Gazeteci izlediği kurumun değil, gazetesinin temsilcisi olduğunu koşullar ne olursa olsun unutmamalı…