1401 KAÇAMAĞI VE MAHREMİYET

...

“1401 kaçamağı” haberine gelen eleştirileri geçen hafta değerlendirecektim. Hatta okur eleştirilerini Magazin Müdürü Selim Akçin’e iletip, görüşünü de almıştım. Fakat olayın yeterince aydınlanmadığını düşünerek erteledim. İyi ki beklemişim; taraflar konuştu ve “Görüntüleri otelin güvenlik şefinden alarak medyaya servis edenin” Şeyda Coşkun’un “eski sevgilisi” olduğu netleşti.

Bazı okurlar, Ergin Ataman ve Şeyda Coşkun’un otel odasına girip çıkarken güvenlik kameralarının çektiği görüntülerinin Kelebek’te yayımlanmasını “özel hayata müdahale” gerekçesiyle eleştiriyordu. Yiğit Yılmaz adlı okur da ilaveten “Belli ki görüntüleri içerden birileri sızdırmış. Hürriyet bunların yayınlanmasına niçin alet olur?” diye soruyordu. Selim Akçin, bu eleştirilere şu yanıtı verdi:

“İngiltere’nin en yüksek tirajlı gazetesi Sun, Prens Harry’nin Las Vegas’ta tatilde, bir otel odasında telefonla çekildiği tahmin edilen çıplak fotoğraflarını basmıştı. Sun gazetesi editörü fotoğrafları basmadan önce çok düşündüklerini ifade etmiş, ‘Bizim için bu konu tamamen basın özgürlüğüyle ilgili’ demişti.

İtalya Başbakanı Berlusconi’nin üstsüz kızlarla Sardunya adasındaki villasındaki partinin fotoğraflarını İspanyol gazetesi El Pais yayımlamıştı. İzzet Yıldızhan’ın odasına çağırdığı kadınların otele girdikleri anı gösteren güvenlik kamerası görüntüleri de çıkmıştı. Demem o ki, gazetecinin haberi elde etmesinin tek yolu yok. Siyasi krizlere neden olan, başkanların istifa etmesiyle sonuçlanan skandallar nasıl ortaya çıkarıldı? Neredeyse her gün ‘Şu ünlüyü zayıflattı, ayda şu kadar para kazanıyor’ haberi çıkan Şeyda Coşkun’la ünlü koç Ergin Ataman’ın otel odası buluşmasının görüntüleri bu çerçevede değerlendirilmeli.”

The Sun, Hürriyet ile kıyas kabul etmeyecek bir bulvar gazetesi. Sun’ın, Prens Harry’nin çıplak görüntülerini yayınlaması da gazetecilik güdülerinden çok, “dinleme skandalı” nedeniyle zor durumda olan Murdoch’ın intikamı olarak görülmüş; ciddi İngiliz gazeteleri o görüntüleri yayımlamamıştı.

Dikkat edilirse, “1401 kaçamağı” haberi Habertürk ve Takvim gazetelerinin yanı sıra Sabah başta olmak üzere birçok gazetenin internet sitesinde de yayımlandı ama sadece Hürriyet eleştiriliyor. Hürriyet’in ağırlığının kanıtı olan bu durum daha sorumlu davranmayı gerektiriyor.

“1401 kaçamağı” haberi, Berlusconi hakkındaki haberle de eşdeğer tutulamaz. Berlusconi siyasi bir kişilik, resmi görevleri var. Onun mahremiyet alanı daha dardır; özel yaşamının bilinmesinde kamu yararı bulunuyor.

Ünlülerle ilgili haberlerde kişilerin özel yaşam alanı ile kamunun bilgi edinme hakkı ve basın özgürlüğü arasında denge gözetilir. Magazincilerin “merak” gerekçesi, onlara ünlü kişilerin hayatlarına istedikleri gibi girebilme hakkı vermez. AİHM, Prenses Caroline’in Almanya’da yayımlanan fotoğrafları nedeniyle açtığı davada “merak” yaklaşımında “kamu yararı” görmedi:

“Mahkeme, bilinen bir kişi olmasına rağmen, yegâne amacı Prenses’in özel yaşamına ait ayrıntılarla bazı okuyucuların merak duygularını tatmin etmek olan fotoğraf ve yazıların yayınlanmasının, toplumda genel ilgi uyandıran bir tartışmaya katkıda bulunacak şekilde görülemeyeceğini düşünmektedir.”

Kısacası, AİHM, ünlü kişilerin özel yaşamlarıyla ilgili haberlerde “merak” dışında “genel ilgi uyandıran bir tartışmaya katkıda bulunmasını” şart koşuyor. Doğan Grubu Yayın İlkeleri de aynı şekilde bu haberlerde “kamu yararı” arıyor.

“1401 kaçamağı” haberinde ne “genel ilgi”den, ne de “kamu yararı”ndan sözedilebilir. Maalesef özel yaşam hakkının ihlali söz konusu. Üstelik eski sevgili, amacını gerçekleştirmek için medyayı kullanmış oldu. İngiltere Basın Şikâyetleri Komisyonu’nun, Lady Diana’nın paparazzilerden kaçarken ölmesinin ardından aldığı kararlardan biri, “Editörlerin, serbest çalışan gazetecilerden gelen malzemenin hangi yollardan elde edildiğini öğrenme zorunluluğu” oldu. Görüntülerin kaynağı, haber yapmadan önce sorgulanmalıydı.

Güvenlik kamerası hukuku

“1401 kaçamağı” haberinde kullanılan görüntüleri, otelin güvenlik kamerası çekmiş. Halbuki güvenlik kameraları görüntülerinin izinsiz yayınlanması, uluslararası hukukta “özel hayata müdahale” olarak kabul ediliyor.

İngiltere’den örnek vereyim. Bir trafik kavşağında bıçakla intihara kalkan G. Dennis Peck’i, polis caddedeki kamera sayesinde fark ederek hastaneye götürüp hayatını kurtarır. Ancak polis, bu görüntüleri medyaya verince, Peck, “özel yaşam hakkına müdahale olduğu” gerekçesiyle dava açar. AİHM, Peck’i haklı bulur. Gerekçesi de “Bu kameralar suçun önlenmesi amacıyla yerleştiriliyor ama Peck hakkında bir suç şüphesi yok. Bu kameralar kayıt yapmamalı” şeklindedir.

Coşkun ve Ataman da suç işlemediğine göre bu görüntülerin kaydedilmesini ve izinsiz yayımlanmasını “özel yaşam hakkına saldırı” olarak niteleyebiliriz. Ayrıca uluslararası hukukun geldiği aşama ile evrensel ve yerel gazetecilik deneyimlerinin sonucu olarak Doğan Grubu Yayın İlkeleri de gizli kamera kullanılmasını yasakladı. Özel yaşama müdahale niteliği taşıyan gizli kayıtlar, “yasal yoldan elde edilmiş olsa bile” Hürriyet’te yayımlanmamalı.

Mekânsal yalıtım kriteri

Bizde ünlülerin fotoğraf ve görüntülerinin alınabilmesiyle ilgili tartışma, kamuya açık alanda olup olmadığı ayrımı üzerinden yapılır çoğu kez. Oysa çağdaş hukukta “özel hayatın sınırları”yla ilgili daha hassas kavramlar üretilmiş durumda. Kamuya mal olmuş ünlü kişiler, konutları dışında da “mekânsal yalıtım kriteri” uyarınca “özel yaşam zırhına” bürünebiliyorlar.

“Mekânsal yalıtım”, kamuya açık alan ayrımından farklı. “Kişinin yalnız olmasına güvenerek toplum önünde davranmayacağı şekilde hareket ettiği, kamunun gözü önünde olmayan alanlar” olarak tanımlanıyor mekânsal yalıtım. Prenses Caroline’in, Alman magazin basınına karşı açtığı davada, Federal Mahkeme, paparazzilerin ata binme, alışveriş vb fotoğraflarını çektiği sırada Prenses’in “yalıtılmış mekânda bulunmadığı”na karar verdi. AİHM ise bu yaklaşımı daha genişleten bir yorumda bulundu:

“Bireyin nerede ve ne zaman gözden uzak bir ortamda bulunduğunu veya tam tersi nerede, ne zaman üçüncü kişilerin ve özellikle magazin basınının müdahalelerine maruz kalabileceği bir alanda olduğunu bilmeye hakkı vardır.”

“Mekânsal yalıtım kriteri” ile bakınca Kelebek’in, “1401 kaçamağı” haberinin de özel hayata müdahale olduğu açık. Coşkun ve Ataman, asansör önünde ve odaların bulunduğu koridorda görüntülenmiş. İkisi de yalnız ve gözlerden uzak olduğunu sandıkları yalıtılmış bir alandalar o sırada…

FARUK BİLDİRİCİ / HÜRRİYET / 5 NİSAN 2013

Hürriyet ile birlikte hemen tüm medyada yayınlanan “Çek Cumhuriyeti’nin adının artık resmen Çekya olduğu” haberlerini okumuştum. Hatta BBC&

Hürriyet ile birlikte hemen tüm medyada yayınlanan “Çek Cumhuriyeti’nin adının artık resmen Çekya olduğu” haberlerini okumuştum. Hatta BBC&

Dildeki yanlışlara ilk karşı çıkılması gereken cephedir medya. Dil, biz gazetecilerin olmazsa olmazımız, en önemli aracımızdır. Kendimizi doğru ifade etmek i

Dildeki yanlışlara ilk karşı çıkılması gereken cephedir medya. Dil, biz gazetecilerin olmazsa olmazımız, en önemli aracımızdır. Kendimizi doğru ifade etmek i

Endişelenme! E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar doldurulmalıdır (*).

© 2019 Faruk Bildirici - Medya Ombudsmanı. Tüm Hakları Saklıdır.